GÖÇ ve KÜLTÜREL SÜREÇTE GÜVENLİK

Göç, her ne kadar Ortadoğu’da 2010 yılıyla birlikte cereyan eden iç kargaşalar sonucu gündeme alınmış olsa da daha iyi şartlar adına yeni arayışlara giren kadim ilk ataların tarihi kadar eskidir. Göçü bu denli önemli kılan unsur, göç eden nüfusun fazlalığı ve göç ettiği topraklarda yarattığı toplumsal etkidir. Örneğin 1846-1932 yılları arasında 18 milyon İngiliz, 10 milyon İtalyan, 5 milyon Alman göç ederek, geneli itibariyle 1821-1924 yılları arasında 55 milyon Avrupalı ülke değiştirmiştir. Avrupalıların 34 milyonu Amerika Birleşik Devletleri’ni tercih ederken, özellikle de Ortadoğu gibi ülkelerin birincil tercihi Avrupa olmuştur (Yılmaz, 2014: 1685-1704). Göçün temel amacı, daha iyi şartlara kavuşma umududur. Her ülke, kendine göre daha iyi şartlara sahip olan ülkeler için olası göç cazibe merkezidir. 

Türk kültürü yarı göçebe bir kültüre dayanmakla birlikte, tarihten bu yana birçok göç almış ve kısmi olarak göç vermiştir. Göç almayı hiyerarşik olarak kısaca özetlemek gerekirse: 1492 yılında on binlerce Yahudi’nin İspanya’dan Osmanlı’ya göçü; 1856-1864 yılları arasında Rusya’dan kaçan 1.500.000 Kafkaslı’nın Osmanlı’ya göçü; 1922-1938 yılları arasında Yunanistan’dan 384 bin kişinin göçü; 1923-1945 yılları arasında Balkanlar’dan 800 bin kişinin göçü; 1988 yılında Irak’tan 51.542 kişinin göçü; 1989 yılında Bulgaristan’dan 345 bin kişinin göçü; 1991 yılında I. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’tan 467.489 kişinin göçü; 1992-1998 yılları arasında Bosna’dan 20 bin kişinin göçü; 1999 yılında Kosova’dan 17.746 kişinin göçü; 2001 yılında Makedonya’dan 10.500 kişinin göçü; Nisan 2011’den bu yana Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle yaklaşık milyon kişinin Türkiye’ye göçü (https://www.goc.gov.tr/goc-tarihi).

Türkiye, Nisan 2011’de başlayan yoğun göçlerle birlikte, göçün hem ekonomik hem toplumsal hem de güvenlik unsurlarıyla deneyim kurmak durumunda kalmıştır. Yüksek refah düzeyli Batı’ya ulaşabilmek için Türkiye’yi ilkin “köprü” olarak gören göçmenlerin, Türkiye’yi göçün merkezi haline getirmeleri hem göç eden insanlar hem de göç alan ülke için olağanüstü şartların oluşmasına sebep olmuştur. Öyle ki Orta Doğu’daki çatışmalar, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, doğu sınırlarının kontrolünün zor olması, Ege ve Akdeniz sahillerinin coğrafî yapısının yasadışı geçişlere uygunluğu Türkiye’yi, Avrupa Birliği ülkelerine geçmeyi hedefleyen göçmenler için geçiş güzergâhı durumuna atamıştır. Bu düzensiz göçlerle, kamu düzeni ve güvenliği derinden sarsılmıştır. Türkiye’deki bu son göçler bireysel olmayan ve büyük yığınların gerçekleştirdiği “kitlesel” ve toplumsal sebeplerle (siyasi, ekonomik vb.) istekli veya zorunlu unsurlara bağlı “zorlama” göçlere tekabül etmektedir. Bu yönüyle, olumsuz iklim ve coğrafya koşullara bağlı “ilkel” ve bireyin kendi kararıyla (iş-evlilik-sosyal) yaptığı “serbest” göçlerden ayrılmaktadır. Toplumbilim, toplumsal değişime de odaklanan bir bilim dalı olarak, toplumsal kurumların (aile, ekonomi, hukuk, eğitim, yönetim, sanat vb.) ve toplumun (yerleşik nüfusun) göç dolayısıyla kültürel yapılanmalarını nasıl ele aldığını ve alamıyor bunun neticelerine eğilir. Kültürlenme, kültürleşme, melezleşme, asimilasyon gibi kültürel süreçleri, göçmenler ve yerleşik nüfus üzerinden ele alır. Göç edenler için ayrı bir zorluğu olan göçün, yerleşik nüfus üzerinde de “kültürel tehdit” olarak algılanması olasıdır. Çağımız gereği göç her ne kadar küreselleşmenin bir uzantısı olsa da ağırlığın Türkiye üzerinde olması, meseleyi güvenlik boyutu üzerinden de ele almayı gerektirmektedir. Resmi olmayan rakamlara göre son yıllarda Türkiye’ye göç eden 8 milyon nüfusun, olası bir iç bunalımda, yerleşik toplum kadar dayanışmacı olup olmayacağı “henüz deneyimlenmemiş” bir unsur olduğundan, ucu açık bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Çalışma, bu unsurlar üzerinden tartışmayı derinleştirmektedir.  

KAYNAKÇA

Arslantürk, Zeki ve Amman, Tayfun. Sosyoloji, Giriş, Kavramlar, Süreçler, Kurumlar, Teoriler. İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2017.

Friedman, Jonathan. “Global Crises, The Struggle for Cultural Identity and Intellectual Pork Barelling: Cosmopolitans versus Locals Ethnics and Nationals in the era of De-hegemonisation.” Debating Cultural Hybridity, der. P. Werbner. London: Zed Books, 1997: 100-104.

Güvenç, Bozkurt. İnsan ve Kültür. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1996.

Yılmaz, Abdurrahman (2014), “Uluslararası Göç: Çeşitleri, Nedenleri ve Etkileri”, Turkish Studies, 9/2, ss. 1685-1704.

https://www.goc.gov.tr/goc-tarihi Erişim Tarihi: 02.12.2021.

Yorum Yazın